28 Aralık 2013 Cumartesi

AB'nin Doğum Çığlığı: AKÇT

II.Dünya Savaşının Ardından..

     İnsanlık tarihinin en büyük felaketlerinden biri olan II.Dünya Savaşı sonrası yoksullaşan Avrupa ülkeleri özellikle Fransa ve Almanya yıkımın etkisiyle intiharın eşiğindeydi. 5 buçuk yıl süren savaşta ölen 40 milyondan fazla insanın yarısından çoğu Avrupa'daydı. Ancak savaşın verdiği zayiat yalnızca Avrupa ülkelerini değil Sovyetler Birliği'ni de derinden etkilemiş en çok can kaybı SSCB de yaşanmıştı.
Savaş uzun yılların ürünü olan alt yapıyı yerle bir etmiş özellikle kıta Avrupasında yollar, köprüler ve su kaynaklarının büyük bölümü tahrip  edilmişti. Tarım alanları patlamamış mayınlarla dolu olduğundan ekonomik istikrarsızlığın yanında tarım alanlarının kullanılamıyor olması gıda alanında büyük yetersizlikler meydana getirdi. Batı Avrupa mal ve hizmet satarak karşılığında Doğu Avrupa ülkelerinden gıda maddeleri alma imkanını SSCB dolayısıyla yitirdi. Avrupa'da olağanüstü bir enflasyon yaşanıyordu ve çoğu ülkede sigara, kahve ve çikolata paradan daha geçerli değişim araçlarıydı.
   

      Ekonomik ve sosyal buhranların yanında siyasal olarak güçlükler de kaçınılmazdı. Savaşın ardından Avrupa'daki güç dengesi bu bölgede yeri doldurulamaz bir uluslararası ilişkiler boşluğunu doğurmuştu.
Savaştan galip çıkmalarına rağmen Fransa ve İtalya siyasal güçlerini kaybetmiş, Almanya'nın Avrupa egemenliği için yaptığı girişimler çöküntüye uğramış, Büyük Britanya İmparatorluğu, üzerinde güneşin batmadığı topraklarını kaybetme sürecine girmişti. 

   Aslında savaşın gerçek anlamda yalnızca iki galibi vardı:
Hitler ortak tehlikesine karşı işbirliği yapan ABD ve SSCB bu tehlike bertaraf edildikten hemen sonra Postdam Konferansında birbirlerine mesafeli davranacaklarının ilk işaretini verdiler. İki ülke savaşın getirdiği yıkımı ortadan kaldırmayı ve Avrupa'nın inşaasını istemekteydi fakat savundukları ideoloji onları bu ortak hedefe ulaşmada işbirliğine değil çatışmaya sevk etti. Bu çatışma yani soğuk savaş Avrupa'nın 1990 yılına kadar bir demir perde ile ikiye bölünmesini doğurdu.(*)


Yeniden Doğuş..

    Savaş sonrası yeniden ayağa kalkmak isteyen Avrupa Devletleri için çözüm önerileri sunulmaya başlanmış ve bu önerileri çoğunlukla Fransa üstlenmiş gibiydi.
Fransa savaşın ardından hala Almanya'dan çekiniyor, önemli demir, çelik, kömür kaynağı olan Ruhr Havzası ve Saar Bölgesinin Almanya'nın elinde olması bu çekinceyi destekliyor gibiydi.
Güvenlik ve ekonomi açısından Almanya'nın sahip olduğu bu güçten barış yoluyla faydalanmak Fransa'nın en büyük amaçlarından biriydi.
Aynı zamanda savaşın sona ermesine rağmen SSCB ordusunun hala Avrupa'dan çıkmamış vaziyette bulunması Avrupa ülkeleri için büyük bir tehditti. Yeniden ayağa kalkmak için Avrupa ekonomisinin desteklenmesi şarttı. Tam da bu nokta da bir Fransız olan fakat İngiltere'ye yakınlığıyla tanınan Avrupa'nın babası Jean Monnet'in Liberal Projesi devreye giriyordu.
Jean Monnet, Atlantikçi Görüş olarak da bilinen bu projesiyle çıkış yolu tarif ediyor fakat bu durum Charles de Gaulle gibi Cumhuriyetçi Fransızların pek hoşuna gitmiyordu. Jean Monnet eski Avrupa'lı olan ABD'lilerden yardım alarak bir birlik oluşturmayı şart koşarken, de Gaulle ise ABD olmaksızın bir bütünleşme sağlamayı yeğliyor, İngiltere ve ABD'yi Avrupa'nın içine sızacak truva atı gibi görüyordu.

  Tüm bu çatışmalara rağmen Sovyet tehlikesi durumun Monnet düşüncesi tarafından ilerlemesine sebep oldu.
Avrupa yardım almak, ABD ise o yardımı vermek zorundaydı. Böylece 1947 de Avrupa Devletlerinin yeniden kalkınabilmesi amacıyla ABD tarafından Marshall Planı açıklandı.

Avrupa Kömür Çelik Topluluğu:

AKÇT'nin kuruluşu  Jean Monnet'in siyasi bir görevi olmadığından Robert Schuman (Fransa Dışişleri Bakanı) tarafından 9 Mayıs 1950 de okunan bildirge ile resmiyet kazandı.
Schuman Bildirgesi : Avrupa'da yeniden ekonomik istikrarı; barışı sağlamak için, üye devletlerin yaşam standartlarını yükseltmek için, demokrasi ile yönetilen tüm Avrupa ülkelerine birliğe dahil olma çağrısında bulundu.

12 Nisan 1951 de Fransa, Almanya, İtalya, BENELUKS(Belçika, Hollanda, Lüksemburg) tarafından imzalanan Paris Antlaşmasıyla AKÇT metni oluşturuldu.

Böylece zaman içersinde Avrupa Topluluğu ve Avrupa Birliği adını alacak olan, içersinde Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu(EURATOM), Avrupa Ekonomi Topluluğu(AET), Avrupa Savunma Tolpuluğu(AST) nu barındıran yakın zamanda büyük genişlemeler kaydetmiş ve Türkiye Cumhuriyeti'nin nihai hedeflerinden biri olan Avrupa Birliğine ilk adım atılmış oldu.

AB'NİN GENİŞLEMESİ VE DERİNLEŞMESİ'ne bir sonraki yazımda yeni bir başlık altında devam edeceğim. 
Sevgiler..


(*) Çağrı Erhan, Avrupa'nın İntiharı ve İkinci Dünya Savaşı Sonrasında Temel Sorunlar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder