tag:blogger.com,1999:blog-39797444252332965802024-02-20T21:32:57.491-08:00Düşünce DüşleriDüşünce Düşlerihttp://www.blogger.com/profile/07179995293427246005noreply@blogger.comBlogger3125tag:blogger.com,1999:blog-3979744425233296580.post-53113133832348434012014-01-05T15:45:00.001-08:002014-01-05T15:52:08.465-08:00AB'NİN GENİŞLEMESİ VE DERİNLEŞMESİ<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Avrupa Kömür Çelik Topluluğu'nun kuruluşunun ardından 1957 de kurucu devletler olan Altılar(Fransa, Almanya, İtalya, Belçika, Hollanda, Lüksemburg) yeniden bir araya gelerek Roma Antlaşmasını imzalıyorlar. Böylece AKÇT'nin yanında AET ve EURATOM un da kurulmasını öngörüyorlar.Ancak bu aşama da görüş farklılıkları ortaya çıkıyor ve İngiltere topluluğa dahil olmadan önce serbest ticaret bölgesi oluşturulmasını istiyor.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Fakat kurucu devletler bu fikri kabul etmeyince İngiltere kendi serbest ticaret bölgesini oluşturarak EFTA'yı kurduğunu açıklıyor.EFTA ya İsveç, Norveç, Danimarka, Portekiz, Avusturya da dahil oluyor.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>AKÇT ise ekonomik istikrarı sağlamaya yönelik çalışmalar da bulunurken genişlemelere de yer veriyor. Gelin Avrupa Birliği'ni oluşturan 28 ülke nasıl Birliğe dahil olmuş birlikte göz atalım;</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b></b></span><br />
<a name='more'></a><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>İLK GENİŞLEME</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b> Takvimler 1961 yılını gösterdiğinde İngiltere Başbakanı John F. Kennedy AET ile tam üyelik için müzakerelere başlamak istediğini açıklıyor. 10 Ekim 1961 de görüşmeler başlıyor fakat sürekli uzuyor.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>de Gaulle'un İngiltere'ye karşı şüpheci yaklaşımı ilk görüşmeler de kapıları kapatıyor.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>İngiltere 1967 de iktidara gelen İngiliz İşçi Partisinin ardından İrlanda ile birlikte yeniden AET'ye başvuruyor.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Ancak 1968 yılında görüşmeler için çağrıldığında İngiltere AET'ye girmekten vazgeçiyor.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Kısa bir süre sonra 1972 yılında İngiliz Hükümeti yeniden değişiyor ve bir kez daha yanında İrlanda ve Danimarka ile AET ye başvuruyor. Bu başvurunun ardından 1973 yılında İngiltere, İrlanda ve Danimarka ile Avrupa Birliği ilk genişlemesini yaşamış oluyor.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>2.GENİŞLEME</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>08.06.1960 da Yunanistan, AT'na üye olmak için başvuru da bulunuyor.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>1961 de AT ile Yunanistan arasında Ortaklık Antlaşması imzalanıyor. Bu antlaşma 1962 de yürürlüğe giriyor. ( Atina Ant.)</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Yunanistan için 22 yıllık uyum süreci belirleniyor. 1967 de Yunanistan da yaşanan askeri darbe ilişkileri dondursa da Türkiye'nin Kıbrıs'a düzenlediği Barış Harekatı ve Yunanistan daki siyasi sebepler dolayısıyla 1981 de Avrupa Birliği ne kabul ediliyor.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>3. GENİŞLEME</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>İspanya 1975 de Franko'nun ölümüyle AT ile ilişkilere başlıyor ve 1977 de tam üyelik başvurusunda bulunuyor. 1985 de imzalanan antlaşmanın ardından 7 yıllık bir uyum süreciyle topluluğa dahil oluyor.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Aynı zamanda EFTA'nın kurucu üyelerinden olan Portekiz de Spinona'nın devrilmesiyle demokratik rejime geçiyor ve 86 da İspanya ile 3.Genişlemeye dahil oluyor.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>4.GENİŞLEME</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Avusturya 1989 da AT'na üye olmak isteyince Tarafsızlık ve Bağımsızlık Politikası dolayısıyla Belçika tarafından reddediliyor ve süreç başlatılamıyor.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Ancak 1993 yılına gelindiğinde Avusturya, Finlandiya ve İsveç ile görüşmeler gerçekleşiyor. 1994 de Avrupa Komisyonu bu ülkeleri AB'ne çağırıyor ve Norveç'i de davet ediyor. Fakat Norveç halkı yaşam standartlarının düşeceği endişesiyle oylama da 'Hayır' diyor ve 4.Genişleme Avusturya, Finlandiya ve İsveç ile gerçekleşiyor.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>(1987 de FAS AT'na üye olmak için başvuruyor fakat coğrafi nedenlerle reddediliyor.)</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>5.GENİŞLEME</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>SSCB'nin dağılmasının ardından bağımsızlaşan Doğu Avrupa ülkeleri konstrüktivist açıdan yeniden Avrupalı olabilmek, rasyonel açıdan ise Avrupa pazarından yararlanmak, karar alma mekanizmasına dahil olmak amacıyla AB'ne başvuruyorlar. </b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>1991 de ; Polonya, Macaristan, Çek.Cumhuriyeti, Slovakya ve Slovenya başvuru da bulunurken,</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Litvanya, Letonya, ve Estonya'nın başvurusu coğrafi uzaklık ve entegrasyon açısından 1997 ye sarkıyor.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b> AB, kaçakçılığı önlemek, serbest piyasa ekonomisini sağlamak ve Avrupa ve çevresinde siyasi istikrarı sağlamak amacıyla bu ülkelerin başvurularına olumlu bakıyor.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Yunanistan'ın yoğun baskıları ve veto tehdidi dolayısıyla 1994 de topluluğa başvuru da bulunan (Güney)Kıbrıs ve Malta da bu 8 Doğu Avrupa devletiyle birlikte 2004 yılında Avrupa Birliği'ne kabul ediliyor.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Kıbrıs sorununun çözümlenmeden birliğe dahil edilmesi ise Birliğin açıkça itiraf ettiği ve halen pişmanlığını duyduğu bir hata olarak bilinmekte..</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>5.Genişleme olan en büyük Avrupa Birliği genişlemesi Doğu Avrupa ülkelerini hazmetme kapasitesini oldukça zorlamış bir derinleşme halini almış. bu genişleme ile getirilen Kopenhag Kriterleri gibi çeşitli setler Türkiye üzerinde olumsuz etkiler yaratmış, yer yer hevesimizi kaçırmış ve Avrupa'ya küsmemize sebep olmuştur.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>6.GENİŞLEME</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>2007 Romanya ve Bulgaristan'ın Birliğe dahil edilmesiyle Avrupa Birliği'nin sınırı Türkiye ye dayanıyor.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>7.GENİŞLEME</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>2013 de yaşanan son genişleme ile Hırvatistan da üye devletler arasına katılarak sayıyı 28'e çıkarıyor.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Bu ülkelerin hepsi, -İngiltere de dahil- Avrupa Birliği'ne Türkiye den sonra başvurmuş ve kabul edilmişlerdir.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Türkiye'nin adaylık sürecini ise gelecek yazımda sizlerle paylaşacağım.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Sevgiler..</b></span><br />
<br /></div>
Düşünce Düşlerihttp://www.blogger.com/profile/07179995293427246005noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-3979744425233296580.post-16412505091867050232013-12-28T17:25:00.001-08:002013-12-28T17:46:44.269-08:00 AB'nin Doğum Çığlığı: AKÇT<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><i>II.Dünya Savaşının Ardından..</i></b></span><br />
<br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b> İnsanlık tarihinin en büyük felaketlerinden biri olan II.Dünya Savaşı sonrası yoksullaşan Avrupa ülkeleri özellikle Fransa ve Almanya yıkımın etkisiyle intiharın eşiğindeydi. 5 buçuk yıl süren savaşta ölen 40 milyondan fazla insanın yarısından çoğu Avrupa'daydı. Ancak savaşın verdiği zayiat yalnızca Avrupa ülkelerini değil Sovyetler Birliği'ni de derinden etkilemiş en çok can kaybı SSCB de yaşanmıştı.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Savaş uzun yılların ürünü olan alt yapıyı yerle bir etmiş özellikle kıta Avrupasında yollar, köprüler ve su kaynaklarının büyük bölümü tahrip edilmişti. Tarım alanları patlamamış mayınlarla dolu olduğundan ekonomik istikrarsızlığın yanında tarım alanlarının kullanılamıyor olması gıda alanında büyük yetersizlikler meydana getirdi. Batı Avrupa mal ve hizmet satarak karşılığında Doğu Avrupa ülkelerinden gıda maddeleri alma imkanını SSCB dolayısıyla yitirdi. Avrupa'da olağanüstü bir enflasyon yaşanıyordu ve çoğu ülkede sigara, kahve ve çikolata paradan daha geçerli değişim araçlarıydı.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b> </b></span><br />
<a name='more'></a><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b> Ekonomik ve sosyal buhranların yanında siyasal olarak güçlükler de kaçınılmazdı. Savaşın ardından Avrupa'daki güç dengesi bu bölgede yeri doldurulamaz bir uluslararası ilişkiler boşluğunu doğurmuştu.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Savaştan galip çıkmalarına rağmen Fransa ve İtalya siyasal güçlerini kaybetmiş, Almanya'nın Avrupa egemenliği için yaptığı girişimler çöküntüye uğramış, Büyük Britanya İmparatorluğu, üzerinde güneşin batmadığı topraklarını kaybetme sürecine girmişti. </b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b> Aslında savaşın gerçek anlamda yalnızca iki galibi vardı:</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Hitler ortak tehlikesine karşı işbirliği yapan ABD ve SSCB bu tehlike bertaraf edildikten hemen sonra Postdam Konferansında birbirlerine mesafeli davranacaklarının ilk işaretini verdiler. İki ülke savaşın getirdiği yıkımı ortadan kaldırmayı ve Avrupa'nın inşaasını istemekteydi fakat savundukları ideoloji onları bu ortak hedefe ulaşmada işbirliğine değil çatışmaya sevk etti. Bu çatışma yani <i>soğuk savaş</i> Avrupa'nın 1990 yılına kadar bir demir perde ile ikiye bölünmesini doğurdu.(*)</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><i>Yeniden Doğuş..</i></b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b> Savaş sonrası yeniden ayağa kalkmak isteyen Avrupa Devletleri için çözüm önerileri sunulmaya başlanmış ve bu önerileri çoğunlukla Fransa üstlenmiş gibiydi.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Fransa savaşın ardından hala Almanya'dan çekiniyor, önemli demir, çelik, kömür kaynağı olan <i>Ruhr Havzası</i> ve <i>Saar Bölgesi</i>nin Almanya'nın elinde olması bu çekinceyi destekliyor gibiydi.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Güvenlik ve ekonomi açısından Almanya'nın sahip olduğu bu güçten barış yoluyla faydalanmak Fransa'nın en büyük amaçlarından biriydi.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Aynı zamanda savaşın sona ermesine rağmen SSCB ordusunun hala Avrupa'dan çıkmamış vaziyette bulunması Avrupa ülkeleri için büyük bir tehditti. Yeniden ayağa kalkmak için Avrupa ekonomisinin desteklenmesi şarttı. Tam da bu nokta da bir Fransız olan fakat İngiltere'ye yakınlığıyla tanınan Avrupa'nın babası </b><i style="font-weight: bold;">Jean Monnet</i><b>'in </b><i><b>Liberal Projesi</b></i><b> devreye giriyordu.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Jean Monnet, Atlantikçi Görüş olarak da bilinen bu projesiyle çıkış yolu tarif ediyor fakat bu durum <i>Charles de Gaulle</i> gibi Cumhuriyetçi Fransızların pek hoşuna gitmiyordu. Jean Monnet eski Avrupa'lı olan ABD'lilerden yardım alarak bir birlik oluşturmayı şart koşarken, de Gaulle ise ABD olmaksızın bir bütünleşme sağlamayı yeğliyor, İngiltere ve ABD'yi Avrupa'nın içine sızacak <i>truva atı</i> gibi görüyordu.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b> Tüm bu çatışmalara rağmen Sovyet tehlikesi durumun Monnet düşüncesi tarafından ilerlemesine sebep oldu.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><i>Avrupa yardım almak, ABD ise o yardımı vermek zorundaydı.</i> Böylece 1947 de Avrupa Devletlerinin yeniden kalkınabilmesi amacıyla ABD tarafından <i>Marshall Planı</i> açıklandı.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><i>Avrupa Kömür Çelik Topluluğu:</i></b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>AKÇT'nin kuruluşu Jean Monnet'in siyasi bir görevi olmadığından Robert Schuman (Fransa Dışişleri Bakanı) tarafından 9 Mayıs 1950 de okunan bildirge ile resmiyet kazandı.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><i>Schuman Bildirgesi : Avrupa'da yeniden ekonomik istikrarı; barışı sağlamak için, üye devletlerin yaşam standartlarını yükseltmek için, demokrasi ile yönetilen tüm Avrupa ülkelerine birliğe dahil olma çağrısında bulundu</i>.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>12 Nisan 1951 de Fransa, Almanya, İtalya, BENELUKS(Belçika, Hollanda, Lüksemburg) tarafından imzalanan Paris Antlaşmasıyla AKÇT metni oluşturuldu.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b>Böylece zaman içersinde Avrupa Topluluğu ve Avrupa Birliği adını alacak olan, içersinde Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu(EURATOM), Avrupa Ekonomi Topluluğu(AET), Avrupa Savunma Tolpuluğu(AST) nu barındıran yakın zamanda büyük genişlemeler kaydetmiş ve Türkiye Cumhuriyeti'nin nihai hedeflerinden biri olan Avrupa Birliğine ilk adım atılmış oldu.</b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><i><br /></i></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><i>AB'NİN GENİŞLEMESİ VE DERİNLEŞMESİ'ne bir sonraki yazımda yeni bir başlık altında devam edeceğim. </i></b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><i>Sevgiler..</i></b></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><i><br /></i></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: xx-small;"><b><i>(*) Çağrı Erhan, Avrupa'nın İntiharı ve İkinci Dünya Savaşı Sonrasında Temel Sorunlar</i></b></span><br />
<br />Düşünce Düşlerihttp://www.blogger.com/profile/07179995293427246005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3979744425233296580.post-38058743550159633052013-06-01T03:12:00.001-07:002013-12-28T17:38:23.205-08:00Diren Gezi Parkı mı? 5.Darbe Provası mı? <span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b> Taksim Gezi Parkındaki ağaçların kesilip, AVM yapılmasına ilişkin proje ve çıkan karara karşın çevrecilerin başlatmış olduğu eylemin beşinci günündeyiz. İlk üç gün boyunca gezi parkında kitap okuyarak alandan ayrılmayan ve fikirlerini ifade eden çevreci ve üniversite öğrencilerinin dün sabah saatlerinde polis tarafından uğramış olduğu orantısız güç artarak devam etti. Akşam saatlerine kadar polisin kesintisiz gaz bombası ve tazyikli suyla eylemcilere müdahale etmesi, eylemde yaralanan insanların bulunması, ölüm iddiaları olayda işin içinden çıkılamayacak bir hale bürünmesine neden oldu. Tüm bunlar üzerine Taksimde mobese kameralarının kapatılması, medyanın yayın yapmaması ve 3G bağlantılarında kesintiler oluşması eylemcilerin yanında olaydan haberdar olan onbinlerce sosyal medya kullanıcısını da harekete geçirip Taksim'de tarifsiz bir kalabalığın oluşmasına yol açtı. Dün akşam üzerinden beri Taksim'e gidenler artık gezi parkı için değil öfkesinden gidiyor. Tüm bunların yanında olay çoktan provokatif hale geldi bile.</b></span><br />
<div>
<br />
<div>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b> Ne yazık ki işin bu boyuta ulaşmasındaki en büyük etken polisin yanlış tutumuydu. Saatlerce süren müdahale yerine eylemcilere yapacağı dağılın uyarısının ardından geri çekilseydi, belki dağılmayacaklardı ama süreç de bu şekilde işlemeyecekti, buna eminim. Polis başta olayın bu hale geleceğini ummamış da olabilir. İlk müdahalenin ardından dağılacaklarını ummuş da olabilir fakat işin büydüğünün farkına vardığı an geri adım atmasını bilmeli ve eylemcilerin kendilerince dağılmasını beklemeliydi. Böyle bir durumun ardından provokatif eylemlerin oluşmasına karşın da haklı müdahale de bulunabilirdi. </b></span><br />
<a name='more'></a></div>
<div>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Polisin bu yanlış tutumu fırsatçılara da imkan verdi ne yazık ki. Belirttiğim gibi olay artık gezi parkı meselesi olmaktan çıktı, bunu sosyal medya da atılan tweetlerde de çok açık ve net görmek mümkün zaten. Kimi siyasetçiler bunun bir "5.Darbe" provası olduğunu söylüyor. Doğruyu söylemek gerekirse bu fikri içim almak istemiyor. Olayın başlangıç noktasında başta hükümet ve polis olmak üzere kimsenin bu hale geleceğini tahmin ettiğini sanmıyorum. Fakat gelişmeler karşısında halkın kışkırtılmaya çalışıldığı da bariz, bunu görebiliyorum. Sosyal medya da pek çok yanlış haber ve fotoğraflar paylaşılarak, insanlar kışkırtılıyor. İki taraftan da yanlış haberlerin yayılması mümkün. Yaralı sayısı fazla, gözaltına alınanlar var. Gerçekten çevreye zarar vererek işi başka boyutlara taşıyanlar da var, masumca başlatılan eyleme karşı yapılan tutuma tavır koymak için oraya gidenlerde. Çevre illerden binlerce insan Taksim'e gidiyor. Şu an orada ne olup bittiğini sadece sosyal medya aracılığıyla takip edebiliyoruz. Bu sebeple her habere ve fotoğrafa da itibar etmemeliyiz. Eylem "diren gezi parkı" diyerek başladı. Direniş artık hükümete karşı.</b></span></div>
<div>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b><br /></b></span></div>
<div>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b> Sinirli kalabalığı anlamamak mümkün değil. Bunu yapmak için gözümü ve kulağımı kapatmam gerek, tıpkı medya gibi. Yine de darbe çağrılarını, olayın siyasi boyutlara taşınmasını doğru bulmuyorum. Kararın yürütmesinin durdurulmasıyla polis geri çekilmeli, eylemcilerin dağılması beklenmeli ve dün bu olay durulmalıydı. Ancak ne polisin tutumu ne de hükümetin sessiz kalışı buna zemin hazırlayamadı. Şimdi gözler hükümette. Hala neden bu kadar suskun en çok da bu merak konusu. Yinede biliyorum dehşetle takip ettiğimiz bu korkunç hadise her ne açıklama gelirse gelsin sonuç ne olursa olsun 31 Mayıs olarak tarih kitaplarında yerini bulacaktır.</b></span></div>
</div>
Düşünce Düşlerihttp://www.blogger.com/profile/07179995293427246005noreply@blogger.com2